[Bilge Okuyucunun Bakış Açısı’nın yazarlarından] Dünya, bir gün hiç beklenmedik bir şekilde değişti. İnsanlar, “Yürüyüşçü” olarak adlandırılan seçilmişler haline geldi ve kaderleri, gizemli bir yapı olan Kule’yi temizlemek üzerine kuruldu. Bu kuleyi tamamlamak, dünyanın kurtuluşu için tek yoldu. Ancak her şeyin değiştiği an, insanlığın kaderini bir kez daha yazacak bir keşifle geldi: Regresyon Taşı.
Regresyon Taşı sayesinde Yürüyüşçüler, geçmişe dönme gücünü elde ettiler. Bu güç, başarısızlığa uğrayanların yeniden denemelerine, kaybedilenlerin tekrar kazanılmasına olanak sağladı. Ancak bir süre sonra, neredeyse tüm Yürüyüşçüler, mevcut zaman çizgisini terk ederek kendi geçmişlerine dönmeyi tercih ettiler.
Bu kaosun ortasında, Carpediem adı verilen bir topluluk ortaya çıktı. Bu topluluk, geçmişi değiştirmek yerine şimdiye tutunmayı seçen cesur bireylerden oluşuyordu. Onlar, dünyayı kurtarma umudunu geride bırakmayı reddeden son insanlardı. Ancak, Kule’nin 100. katına ulaşan son Yürüyüşçü, kendini bir çıkmazda buldu. Artık neye inanması gerektiğini, hangi gerçeğin peşinden gitmesi gerektiğini bilmiyordu.
Ve bu karmaşanın ortasında, regresyon taşının gücüne asla ihtiyaç duymamış tek bir kişi vardı. O, geçmişi değiştirmek yerine bugünle yüzleşen ve kendi zaman çizgisinde kalmayı seçen bir adamdı. İşte, herkesin terk ettiği bir gelecekte, kararlılığıyla yalnız başına yürüyen bu adamın hikâyesi başlıyor.
