Lee Hansoo, dokuz yıldır kimsenin tamamlayamadığı ünlü “Zindan ve Taşlar” oyununu oynayarak nihayet boss aşamasına ulaşmayı başardı. Ancak boss odasına adım attığı anda ekranda bir uyarı belirdi: “Öğretici sona erdi.” Gözlerini tekrar açtığında ise kendisini oyunun bir karakteri olan Bjorn’un bedeninde buldu.
Bu dünya, “Zindan ve Taşlar”ın karanlık gerçekliğiyle örülmüş bir yerdi. Dünya yıkıma uğradıktan sonra geriye sadece bir şehir kalmıştı. Her ay bir labirent açılır ve maceracılar ödüller uğruna hayatlarını riske atarak bu labirentleri temizlerdi. Ancak bu acımasız evrende barbarlar yalnızca savaşta işe yarayan, diğer her konuda hor görülen bir topluluktu. Dövüşmek istemeyen bir barbarın kaderi ise kesin bir ölümdü. Üstelik, şehrin ağır vergilerini ödeyemeyenler “alt sınıf vatandaş” konumuna düşer ve sefil bir yaşam sürmeye mahkûm olurdu.
Lee Hansoo’nun durumu daha da karmaşıktı. Diğer dünyadan geldiği fark edilirse “kötü ruh” ilan edilerek hemen infaz edilirdi. Hayatta kalabilmesinin tek yolu, labirente girip canını dişine takarak savaşmaktı. Ancak Hansoo’nun avantajı, dokuz yıllık oyun deneyiminden edindiği derin bilgi ve olağanüstü güçlü bir barbar bedeniydi.
Bu yeni ve tehlikelerle dolu dünyada, Hansoo sadece hayatta kalmakla kalmayacak, aynı zamanda bu düzenin sınırlarını zorlayarak kendi kaderini yazacaktı. Bu, zekâ, cesaret ve mutlak azimle şekillenen, destansı bir hayatta kalma ve güçlenme hikâyesi.